Yankı Bağcıoğlu’ndan 2026 Bütçesi İçin Dört Stratejik Uyarı

02.12.2025

CHP’li Yankı Bağcıoğlu, Meclis’te başlayacak 2026 Bütçe görüşmeleri öncesinde yaptığı açıklamada; şehit ve gazi ailelerinin çözüm bekleyen sorunlarının, TSK personelinin özlük haklarındaki adaletsizliklerin, askeri hastanelerin yeniden tesis edilmemesinin ve savunma sanayii alanındaki ertelenemez projelerin artık kritik bir eşikte bulunduğunu söyledi. Bu dört başlığın yalnızca idari bir tercih değil, doğrudan milli güvenlik meselesi olduğuna dikkat çeken Bağcıoğlu, iktidarın bu konulardaki tutumunun bütçe görüşmelerinde yakından takip edileceğini belirterek, Millî Savunma ve Savunma Sanayii alanında gecikmeye tahammülü olmayan projelere ilişkin uyarılarını kamuoyuyla paylaştı.

Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Önümüzdeki günlerde 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülecek.

Milli güvenliğimize yönelik faaliyetleri ve savunma projelerini desteklemek için bütçeye aktarılan kaynak değerlendirilecek.

İçinde bulunulan ekonomik kriz ortamı, milli güvenliğimize yönelik gelişen tehditler ve mevcut kısıtlı kaynaklar dikkate alındığında; savunma sanayi yönetiminde etkin, koordineli ve denetlenebilir proje yönetiminin hayati önemde olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu çerçevede, çeşitli defalar gündeme getirdiğimiz gibi; müteakip dönemde ivedilikle aşağıda detaylarını belirttiğim, “önceliklendirme, süreç takibi ve kaynak tahsisi” gibi kritik aşamaların titizlikle uygulanması gereklidir.

ÖNCELİKLENDİRME – Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) koordinesinde tüm harekât ihtiyaç makamlarının katılımıyla devam eden 3000’nin üzerindeki savunma projesi tekrar önceliklendirilmelidir.

Bugün ülkemizin güvenliği açısından ertelenemez birçok acil proje mevcuttur. Tahsis edilebilecek kaynak da sınırlıdır.

Ülkemizin sınırlı bütçe kaynakları dikkate alındığında; iç politika hedefli projelere öncelik verilmesi ve kısıtlı kaynakların kullanımında acil güvenlik projelerinin önüne geçirilmesi, ciddi bir stratejik hata olabilecektir.

SÜREÇ TAKİBİ – Savunma Sanayi İcra Komitesi tarafından onaylanmasını müteakip önceliklendirme süreci titizlikle uygulanmalıdır.

KAYNAK TAHSİSİ – Hayati ve kritik projelere tasarruf edilecek ilave maddi ve insan kaynağı sağlanmalıdır.

GERÇEKÇİ HEDEFLER – Özellikle Altay tankı, Çelik Kubbe, TF-2000, MMU KAAN vb kritik projeler için popülist söylem yerine gerçekçi zaman planları belirlenmelidir.

Tüm bu çalışmaların yanında, unutulmaması gereken en önemli husus personele yönelik faaliyetlerdir.

Çok gelişmiş silah ve sistemleri sahip olabiliriz ancak modern silah ve sistemlere hayat veren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerli personelidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri gücünü, emekli ve muvazzaf personeli, şehit aileleri ve gazilerimiz ile ayrılmaz bir bütün olmasından alır, almak zorundadır.

Düşük maaşlar, kısıtlı kariyer fırsatları ve özel sektörün cazibesinin gençleri askeri eğitimden uzaklaştırdığı gözlemlenmektedir.

İngiltere, Fransa ve ABD’de de personel eksikliği nedeniyle bazı gemilerin erken hizmet dışı bırakılması, uçuş ve bakım personelinde yaşanan zafiyetler Türkiye için de bir uyarı olarak kabul edilebilir.

Türkiye’de ekonomik şartlar ve işsizlik nedeniyle personel temininde nicelik sorunu yaşanmasa da nitelik açısından riskler artabilecektir. Bu durumun, askeri kariyerin cazibesini azaltabileceği ve nitelikli personel teminini zorlaştırabileceği değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda, savunma sanayisinin başarılarından veya bütçede kısıtlı kaynaklara rağmen güvenlik için ayrılan paydan bahsederken;

  1. Tüm statülerdeki muvazzaf Millî Savunma Bakanlığı bağlısı personelinin ekonomik sıkıntıları ve barınma sorunlarından,
  2. Tüm emekli personelin yoksulluk sınırı altında maaş aldığından,
  3. Taahhütlere rağmen hala özlük haklarında iyileştirme yapılmayan ve açlık sınırı altında emekli maaşı alan astsubayların durumundan,
  4. Emekli binbaşı, emekli uzman erbaşlar ve emekli devlet memurlarının yaşadığı ekonomik sıkıntılardan,
  5. TSK’dan ayrılan uzman erbaş ve sözleşmeli erlere yasal hakları olmasına rağmen istihdam olanağı sağlanmamasından

bahsedilmemesi ciddi bir eksiklik olacaktır.

Bu adaletsizlik birlik-bütünlük, silah arkadaşlığı ve aidiyet duygusunu zedelemekte; MİLLİ GÜVENLİK MESELESİ haline gelmektedir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı durumun vahametinin farkında olmayabilir; ancak Millî Savunma Bakanlığı anlatmak durumundadır. Bu kritik sorunların 2026 bütçesiyle çözülmesini talep ediyoruz.

Şehit aileleri ve gazilerimizin yaşadıkları sorunların bunca talebe rağmen çözülmemesi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının sorumluluğunda olmasına rağmen esas olarak Millî Savunma Bakanlığı tarafından mutlaka dikkate alınması gereken bir konudur.

Yaptığımız çalıştay ve ziyaretler sonucunda; “Aylıklar, Er Gazilere emsal maaş, istihdam, sağlık hizmetleri, ortez-protez sorunları, eğitim ve yerel destekler, terörle mücadele yaralanıp gazi sayılmayanlar” gibi hayati başlıklarda somut çözüm önerileri geliştirdik.

Temel sorunları çözmek için 18 kanun teklifi hazırlandı; ancak TBMM açılmasına rağmen hâlâ gündeme gelmedi.

Tüm bu hususlara ilave olarak; yapılması gereken birçok reformlar arasında en önemlisi Askeri Sağlık Sisteminin yeniden tesisidir.

Bu konuyu elimizdeki tüm imkanları kullanarak sürekli gündeme getirmeye ve gündemde tutmaya çalıştık.

“Beş saniyelik bir imza” ile yerle yeksan edilen Askeri Sağlık Sistemi’nin tekrar tesis edilmesine yönelik niyet “8-9 aydır değişik makamlar” tarafından açıklanmasına rağmen, halen somut bir ilerleme olmadı.

Artık, belirli dönemlerde basına verilen bilgilerle süreyi uzatma ve oyalama taktiğine son verilmeli, bir an önce icraya yönelik adım atılmalıdır.

Bütçe görüşmelerinde; “savunma sanayisinde güvenlik ihtiyaçlarımızı önceleyecek şekilde proje önceliklendirmesi ve revizyonun yapılıp yapılmadığı, emekli ve muvazzaf askeri personelinin özlük ve sosyal hakları, şehit aileleri ve gazilerin sorunları ve askeri sağlık sisteminin ne zaman devreye gireceği” konularında “somut, tatminkâr ve zaman planlamasını” içeren açıklama yapılmasını bekliyoruz.

İçinde bulunan şartlar dikkate alındığında hem milli güvenliğimiz hem de personelin yaşam mücadelesi açısından kaybedecek zamanımız yoktur."

Benzer Haberler